İstanbul ve Ankara, son günlerde öğrencilerin sesine kulak veren bir hareketin merkezi haline geldi. Ekrem İmamoğlu'nun özellikle gençlerin eğitim hakkı ve özgürlükleri üzerine yoğunlaşan platformu, sonucun demokrasi adına kaydedileceği bir dönüm noktası olabilir. Öğrenciler, üniversite diplomalarının iptal edilmesi ve gözaltılara yönelik baskılara karşı, sokaklarda miting düzenleyerek tepkilerini dile getiriyorlar. Bu gelişmeler, Türkiye'de gençlerin politik bir kimlik oluşturma çabalarını ve mevcut hükümetin otoriter eğilimlerine karşı durma isteğini açığa çıkarıyor.
İlk olarak 20 Ekim 2023 tarihinde İstanbul'da organize edilen eylemde, çeşitli üniversitelerden gelen öğrenciler, "Diplomamı İptal Etme" sloganları atarak cadde ve sokakları doldurdu. Protestocu öğrenciler, üniversite diplomasının yalnızca bir belge değil, aynı zamanda öğrencilik yıllarının birer simgesi olduğuna işaret ediyor. Bu sebeple diplomalarının iptal edilmesine ve gözaltına alınan arkadaşlarına sahip çıkmaları gerektiğini düşünüyorlar. Öğrenci toplulukları adına yapılan açıklamalarda ise, "Kimse eğitiminin iptal edilmesini istemez ve biz bunun karşısında durmak için buradayız" ifadeleri yer aldı.
Ankara'da ise benzer bir atmosferde, Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, Konur Sokak boyunca yürüyüş gerçekleştirdi. Eyleme katılan öğrenciler, "Bu bir dönüm noktası, bizler sesimizi yükseltmeliyiz" diyerek, daha birçok katılımcının da eylemlere katılmasından mutluluk duyduklarını ifade ettiler. Bu durum, Türkiye genelinde üniversite öğrencilerinin bir araya gelip, özgürlük ve adalet talep etme konusundaki kararlılıklarını gösteriyor.
Sosyal medyada hızla yayılan bu eylemler, pek çok genç tarafından destekleniyor. Twitter ve Instagram gibi platformlarda #ÖğrencilerİçinBurasıÖnemli hashtag'i etrafında dönen paylaşımlar, gençlerin bu konuda ne kadar bilinçli ve kararlı olduklarını sergiliyor. Eylemler sırasında yapılan canlı yayınlar, birçok kişiye ulaşarak, protestoların ulusal bir mesele haline gelmesine zemin hazırladı. Öğrenciler, yalnız olmadıklarını ve hangi koşulda olurlarsa olsunlar haklarının peşinde duracaklarını mesajını vermek için sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanıyorlar.
Buna ek olarak, eylem üzerinden geçen kısa bir süre içinde, üniversitelerde farklı etkinliklerle destekleyici programlar düzenlenmeye başlandı. Bu etkinliklerin çoğu, toplumsal duyarlılığı arttırmayı ve öğrencilerin sesini duyurmayı hedefliyor. Eğitim alanında yapılan bu tür protestolar, sadece bugünün gençliğini değil, gelecek nesilleri de etkileyen kapsamlı bir hareketin parçası olarak görülüyor.
Öğrenciler, dayanışma ve birliktelik içinde, kendi diplomalarının ve geleceklerinin yok sayılmasına karşı durmakta kararlılar. Yakın gelecekte, bu tür eylemlerin daha da büyüyüp büyümeyeceği ise şimdiden merak konusu oldu. İstanbul ve Ankara'da ortaya koyulan bu birliktelik, Türkiye'de yeni bir gençlik hareketinin doğuşunu müjdeleyebilir. Öğrencilerin yalnızca kendi haklarını savunma çabalarının ötesinde, toplumsal adalet arayışında bir değişim talep ettikleri görülüyor. Eğitim şartları ve haksız uygulamalar karşısında duyulan öfke, gençlerin bu durumu değiştirmek adına hareket etmelerini sağlıyor.
Sonuç olarak, İstanbul ve Ankara'daki bu eylemler, sadece bir protestodan öte, gençlerin gelecekteki mücadelelerine de ışık tutmakta. Diploma iptali ve gözaltılara karşı verilen bu mücadele, özgüdür; ancak aynı zamanda bireysel ve toplumsal hakların da yeniden sorgulanması için bir zemin oluşturuyor. Türkiye'deki gençlik hareketinin gidişatını belirleyecek olan bu süreç, herkesin dikkatle izlemesi gereken bir dinamik haline geliyor. Öğrencilerin kendi seslerini duyurmak için çıktıkları bu yolculuk, gün geçtikçe daha fazla bireyi ve topluluğu bir araya getirecek gibi görünüyor.