Fındık, Karadeniz’in bereketli topraklarından dünyaya açılan bir penceredir ve özellikle bu bölgede tüketilen en değerli kuru yemişlerdendir. Ancak son yıllarda, fındığın "beyaz altın" olarak anılmasının nedeni, yalnızca maddi değeri değil, aynı zamanda sağlığa faydaları ve gastronomik çeşitliliği ile de ilgilidir. Fındık, hem yerel marketlerde hem de uluslararası pazarlar üzerinde ciddi bir pazar payına sahip olmayı başarmıştır. 2023 itibarıyla, fındık üreticileri, tarımsal uygulamalarda yenilikçi yöntemler benimseyerek çapalama dönemine girdiler ve bu durum, ürün kalitesinin arttığını göstermektedir.
Beyaz altın terimi, genellikle fındığı tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu özel isim tam olarak fındığın değerini ve piyasalardaki önemini simgeler. Fındık, içeriğindeki yüksek besin değerleri ile sağlıklı bir atıştırmalık olmanın ötesine geçerek, çeşitli gıda ürünlerinde kullanılan temel bileşenlerden biridir. Özellikle besin değeri yüksek, vitaminler ve minerallerle dolu olan fındık, dünya genelinde talep gören bir ürün olarak öne çıkmaktadır. Türk fındığı, Avrupa'nın çikolata endüstrisinin vazgeçilmez bir parçasıdır ve bu nedenle "beyaz altın" olarak nitelendirilmektedir. Fındığın ve türevlerinin yüksek kaliteli olması, özellikle çikolata ve tatlı sektörlerinde tercih edilmesinin temel sebeplerindendir.
Fındık üretimi konusunda dünya genelinde en büyük paya sahip olan Türkiye, yıllık fındık ihracatı ile büyük ekonomik kazanç sağlamaktadır. 2022 yılında, Türkiye’nin fındık ihracatı yaklaşık 300 bin ton seviyesine ulaşmış ve bu sayede uluslararası arenada önemli bir oyuncu olmuştur. Ülke genelinde 500 binin üzerinde fındık üreticisi bulunmaktadır. Ancak, üretim sürecinde karşılaşılan zorluklar, iklim değişikliği gibi faktörler, üreticilerin verimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu noktada, çiftçilerin yenilikçi ve sürdürülebilir tarım yöntemlerine yönelmeleri son derece önemlidir. Bunun en iyi örneklerinden biri, “çapalama dönemi” olarak nitelendirilen fındık bahçelerindeki bakım süreçleridir.
Çapalama dönemi, fındık ağaçlarının sağlıklı bir şekilde büyümesi ve kaliteli ürün vermesi için kritik bir süreçtir. Bu dönemde toprağın işlenmesi, fazlalıkların temizlenmesi ve ağaçların hava alması için gerekli önlemler alınmalıdır. Daha önceden sadece geleneksel yöntemlerle yürütülen toprak işleme işlemleri, artık modern tekniklerle birleştirilmektedir. Örneğin, sürdürülebilir tarım uygulamaları, kimyasal gübre ve ilaç kullanımını minimize etme yönünde çiftçilere rehberlik etmektedir. Bu durum, hem fındık kalitesini artırmakta hem de çevre dostu bir yaklaşımı teşvik etmektedir.
2019 yılından itibaren, tarım bakanlığının teşvik ettiği fındık çeşitleri üzerine yapılan bilimsel çalışmalar, çiftçilerin daha verimli ürün elde etmelerine imkân tanımıştır. 2023 itibarıyla, yeni fındık türlerinin bilinçli bir şekilde ekilmesi, çiftçilerin kazançlarını artırmasını sağlamaktadır. Ayrıca, yeni fındık türleri, iklim değişikliği ile baş etme kapasitesine sahip olmakla birlikte kuraklık ve diğer hava koşullarına karşı direnç göstermektedir. Dünyanın dört bir yanında fındık severler, Türk fındığını daha sık tercih etmekte ve bu da düşük rekabetle birlikte çarpan etkisi yaratmaktadır.
Fındığın "beyaz altın" olarak adlandırılması, onun yüksek değerinin yanında sağlığa olan katkılarıyla da ilgilidir. Omega-3 yağ asitleri, E vitamini ve antioksidanlar bakımından zengin olan fındık, kalp sağlığını desteklemekte, zihinsel ve fiziksel performans artışı sağlamaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, fındık tüketiminin vücutta olumlu etkiler yarattığını göstermektedir. Yapılan bu bilimsel araştırmalar, dünya genelindeki tüketicilerin fındığa olan ilgisini artırmakta, üreticiler de bu bilgilendirmeler sayesinde daha fazla kazanım elde etmektedir.
Sonuç olarak, fındığın sadece bir kuru yemiş olmaktan öteye geçtiği anlaşılmaktadır. "Beyaz altın" ifadesi, hem üretim sürecinde hem de sağlık alanındaki yararlarıyla dolu zengin bir meyvedir. Çiftçilerimizin, üretim sırasında gözlemledikleri yenilikçi yöntemler sayesinde, fındık sektöründe rekabet gücümüz daha da artacak ve bu özel ürün uluslararası arenada daha fazla tanınacaktır.